top of page
  • Seyhan Sevinçler

İlişkilerde varolmak, ilişkilerle varolmak...


Dünyaya geldiğimizde tam anlamıyla bir ilişkiler ağının ortasına doğarız. Tam da bu yüzden “insan sosyal bir varlıktır” denir. Belki doğası gereği sosyaldir, belki de sosyal bir ağın ortasında varolduğu için…

Doğduğunda anne ile birlikte, ortak ağın merkezinde olan çocuk, 2 yaştan itibaren kendi ağını oluşturmaya başlayarak anneden ayrışır. İnsan büyüdükçe ve değiştikçe sosyal ağı büyür ve ilişkileri değişir.

İnsan, ilişki içinde şekillenen bir varlıktır. Ebeveyn çocuk ilişkisiyle tanımlanmaya başlayan birey zaman geçtikçe farklı tanımlamalar ile gelişir. ebeveyn-çocuk tanımlamasına, öğretmen-öğrenci, arkadaş, sevgili/eş, yönetici-çalışan vb bir çok yeni tanımlama katılarak bireyi oluşturmaya başlar.

Doğduğumuz andan şimdiye uzanan süreçte kurduğumuz ilişkilerle varoluruz, ilişkilerde varoluruz. Kurduğumuz her ilişki kim olduğumuza dair bir fikir verir. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim, boşuna atasözü olmamıştır. Kendimizi çoğu zaman farkında olmadan varolan sosyal pozisyonlarımıza göre tanımladığımızı görürüz; evlat, arkadaş, kardeş, anne/baba, çalışan, eş vb bu tanımlamaların hepsi öteki’yle olan ilişkiye dayanır. Evlat tanımı içinde anne-babayla ilişki vardır. Kardeş ya da arkadaş ancak bu tanımlamaların karşısında diğer bir kişi varsa gerçek olur. Hiç kimseyle bağlantı kurmazsak varolduğumuzu kavrayamayız. Sosyal olarak tamamen izole olursak, beynimiz bize uyaranlar yaratmaya başlar. Hayvanlarla konuşabiliriz ve belki bir adım sonrası halüsinasyon görmeye kadar gidebilir. Varoluş farkındalığı ancak diğer insanlarla bağlantıdaysak açığa çıkar.

İlişki kurma yöntemleri, iletişim tarzı hem kendimize dair hem de dünyaya dair fikirlerimizi oluşturur. Yenidoğan bir bebek, ilişkisel pozisyonda pasif olarak nitelendirilebilir. Anne babası ve bakımını sağlayan yetişkinlerin dokunuşları, seslenişleri, mimikleri bebeğe var olduğunu hissettirir. Adım adım ayrı bir birey olduğunu fark eder. Kendi kimliğimize koyduğumuz taşlar minik bir bebekken anneden bağımsızlaşıp bir birey olma isteği ile yükselirken, sosyal ilişkiler içinde kabul görme isteğiyle törpülenir.

Hayatımızda memnun olmadığımız birşey varsa, dönüp kendimize bakmalıyız. ve kendimizden çıkıp etrafımızda bağlantılı olduğumuz herkese uzanan görünmez ilişki ağımızı farketmeliyiz. bu ağ’a dair birşeyleri değiştirmeye başladığımızda dünyamız değişecek.


48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page