top of page
  • Seyhan Sevinçler

Captain Fantastic Filmini İzlerken...


Geçenlerde arkadaşlarımla açık havada film izleyelim dedik. Açıkcası filmin ne olduğundan çok, arkadaşlarımla bir etkinlik olmasını önemsiyordum ama bu yazı film hakkında olacak. Captain Fanstastic filmini izledik. Sinemaya pek gidemiyorum ve filmlerden bihaber olduğumu söyleyebilirim. Bu filmi bir kez uçaktaki film listesinde görmüştüm ama izlemeden geçtim. Filme dair tek fikrim buydu.

Sistem karşıtı bir karı kocanın çocuklarıyla birlikte doğada yaşamayı tercih etmeleri üstüne kurgulanmış bir senaryosu var.

Varolan sistemi beğenmemek, mümkün olduğunca kendine has bir düzende yaşamayı istemek bana pek de uzak değil. Film ilgilimi çekti.

Bu yazıyı film sırasında aldığım notlar üstüne yazdım. Tamamen filmi izlerken aklımdan geçenlere dair bir yazıdır. Vardığı bir sonuç, verdiği bir mesaj yoktur. Sadece o sırada aklımdan geçen bir sürü düşüncenin bir özetidir.

Fimdeki aile doğada yaşıyor. Tamamen kendi düzenlerini kurmuşlar, varolan sosyal düzen ile bir bağları yok. Çocuklarının eğitimlerini kendileri veriyorlar. Çocuklar inanılmaz bilgili. Doğada hayatta kalma becerisine sahipler. Ve fakat toplumda hayatta kalmayla ilgili bilgileri oldukça zayıf.

Filmin bir yerinde çocuklardan biri babasına öfkeyle “bana kitabı olmayan hiçbir şey öğretmedin!” diyor.

Bu cümle beni çarptı. Varolan toplumsal düzene karşı çıkıyorsun, eğitim sistemini beğenmiyorsun, kendine göre en iyi sistemi yaratıyorsun ve “kitabı olmayan hiçbir şey öğretmemekle" suçlanıyorsun. Sen içinden çıktığın sistemi beğenmiyorsun ama yetiştiğin sistemin etkilerini ne kadar silebilirsin?

Gerçek dünya ne?

Eğitim sistemi gerçek dünyaya hazırlamıyor. Ben de büyük oranda buna inanıyorum. Peki ya sistem dışında kalmak “gerçek hayata” hazırlar mı?

Gerçek Ne?

GERÇEK NE!

Kimin gerçekliği aslolan. İçinde bulunduğun sistemi sorgulayabilirsin. Sorgulamalısın da… Sistemi değiştirmeye çalışmak yerine, izole olmayı seçip kendine göre daha doğru bir sistem de oluşturabilirsin. Kendi çocuklarını buna göre yetiştirebilirsin. Peki çocuklarının bundan memnun olmasını beklemek, seni, eleştirdiğin sistemin başındakilerle aynı duruma sokmaz mı? Sen kendine göre daha doğru bir sistem oluşturabilirsin, birisi de çıkar senin kurduğun düzeni sorgular.

Doğal döngü olmadıktan sonra her sistem sorgulanabilir ve karşı çıkılabilir. Doğarız, yaşarız, ölürüz. Sorgulamadan kabul ettiğimiz tek düzen bu. Aslında, yas yaşantısında bunu da sorgulayıp isyan ettiğimiz oluyor. Neden! neden! diye sorabiliyoruz, cevabını alamasak da.

Filmdeki aile “noel” kutlamıyor, onun yerine Noam Chomsky günü kutluyor. Bana göre isim değişikliği eylemi değiştirmiyor. Kutlamalar insana iyi geliyor. Ben noeli de kutlayayım, yeni yılı da kutlayayım, Noam Chomsky gününü de kutlayayım ne önemi var. "Onun yerine bu" dediğimizde kendimizi kandırıyoruz gibi geliyor bana.

Tamamen İzole Olmak mı? Yoksa İçinde Erimek mi?

İçinde yaşadığımız düzenden tamamen izole olmak mümkün mü? ve ya gerekli mi? Tamamen izole olmak ne kadar ütopikse, düzene ayak uydurup tamamen içinde erimek de o kadar ütopik ve insan doğasına aykırı bence. Bu ikisi arasındaki dengeyi bulmak insan hayatının doğal döngüsünü oluşturur. Akış denge arayışı sayesinde olur.

İnsanlık gelişiyor ve değişiyor. İnsanlığın eski zamanlarında doğru kabul edilenler geldiğimiz süreçte “doğru” kabul edilmeyebilir ya da yeterli gelmeyebilir. İnsanlık kendi gelişiminde ergenlik sürecini yaşıyor zannımca. Bilmemiz ve kabul etmemiz gereken şey “tek bir doğrunun" olmadığı…Hiç bir zaman da olmayacak…

Aklındaki düzene uydurabileceğin yegane insan sensin. Her birey içinde bulunduğu koşullar ve kendi içsel süreçleri birleşiminde kendine has düzeni oluşturur ve ona uyar. Ve her insan kendi çocuklarına ya da çevresindekilere kendi doğrularını aktarmak ister. Bu isteğin doğal oluşu kadar, aktarılan bilgiyi alanların sorgulaması, değiştirmek istemesi de doğaldır. Erken yaşta bir insanın kalbine ve zihnine ekilen tohumlar “çoğu zaman” meyve verir ama çoğu zaman, her zaman değil...

Bilinçaltı süreçlerin önemli olduğunu biliyoruz. Gerek genetik aktarım gerek doğup büyüdüğümüz sistemin etkilerinin bizi var ettiğini inkar edemeyiz. Bildiğimiz birşey daha var ki, genetik aktarımımız ya da eğitimimiz bizi tanımlamaz. Değişebiliriz. Değişmeyi s

eçebiliriz.

Gerçek ne diye sormuştum, hala soruyorum. Düzen adına kurduğumuz hiçbir şeyin gerçekliği tanımlamadığını düşünüyorum. Tek bir gerçek olduğuna inanıyorum. Tek gerçek şey sevgi!

Başka bir dünya mümkün mü?

Evet!

Başka bir dünya mümkün!

Ne varolan düzende erimek, ne de tamamiyle kopmak, belki ihtiyacımız olan şey biraz esnemek…

61 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Başarılı çocuk yetiştirmek isteyenler parmak kaldırsın!

Ebeveyn olma yolculuğu ilk olarak cinsiyet konusunda beklentilerle başlar. Kız olsa... erkek olsa... Çocuğun sağlıksız doğabileceği kaygısıyla insanlar cinsiyet tercihlerini ifade etmeyi bıraksalar da

16 Ağustos ve Sonrası...

1997 yılında Marmara Ünivesite'sinden psikolojik danışman olarak mezun oldum. Yalova'da yaşamayı tercih ettim, ve kendi alanımda iş bulamadım. Kendime hiç uygun olmadığını, ancak deneyimledikten sonra

bottom of page