top of page
  • Annepedagog

An’ı yaşamak, Mutluluk, Mizah ve Hayat


Mutluluğun anahtarı an’ı yaşamaktan geçiyor. Birçok öğreti bunu tavsiye ediyor. An’da bulunabilmek için ilk koşullar geçmişe takılmamak, geleceği düşünmemek. Oysa içinde bulunduğumuz sistem bize geçmişten ders almayı ve gelecekle ilgili plan yapmayı, planla ilgili yatırım ve hazırlık yapmayı öğretiyor. Sistem, senaryolu bir tiyatro oyununda oynadığımıza bizi ikna etmeye çalışıyor ve diyor ki “elindeki senaryoya çalışır, yeterince prova yaparsan sonunda mükemmel bir oyun çıkarabilirsin”. Emeklilik sigortası reklamlarını gözünüzün önüne getirin, yıllarca çalışmış, hazırlığını yapmış, sağlıklı hoş görünümlü yaşlılar yelken yapıyorlar, torunlarıyla harika yeşil bahçelerde oynuyorlar. İçinde bulunduğumuz ekonomik sistem bunu dayatıyor, an’ı yaşama, yarını düşün, onun için çalış, o “yarın”a ulaştığında herşey mükemmel olacak. Bir dakika bu dini öğretilerin ölümden sonrası yaşam vaatlerine fazlaca benzemiyor mu? Kapitalist sistemin “çalışma hayatı - emeklilik” vaatleriyle, dini öğretilerin “fani dünya - cennet/cehennem” vaatleri birbirinin kopyası sanki...

Gerçek hayat, günlük yaşantımız böyle değil. Hayat tam bir doğaçlama oyun. Senaryo yok, prova yok, yönetmen yok. O anda ne geliyorsa onu alıp, kabul edip ona göre yola devam etmek gerekiyor. Bir senaryo ya da yönetmen bekleyenler mutsuz oluyor, depresyonun derin kuyularından çıkamıyor. Kimler mutlu, mutluluk ne? Yaşantısında bir hikaye, bir mizah yaratabilenler kimler? Hayatta kendilerine verilen her şeyi kabul edenler. Kendilerini kontrol etmek yerine, içinde bulundukları duruma göre eylem geliştirebilenler, hareket halinde olanlar hayatın kazananları oluyor.

Hayatın kendine verdiğini kabul etmeyen, inkar içinde bulunanlar mutsuz, endişeli ve belki umutsuzdur. Hayatı doğaçlama yaşanan bir oyun olarak görenlerse gelecek tüm tekliflere açıktır, “şimdi ve buradayım” gelecek olan her neyse ona göre davranacağım diyenler daha çok güler, daha mutludur. Dışarıdan bakanlar “o zaten doğuştan şanslı” der, “zaten herşey ayağına sunulmuş” der. Bazı insanlar şikayet etmeyi, bazı insanlar yaşamayı tercih eder. Hayat limon verdiyse, kimi tuz ve tekila ekler, kimi limonata yapar, kimi kendi salatasını tatlandırmak için suyunu sıkar. Kendi limonunuzla ne yapacağınız size kalmış. Derin bir nefes alın ve an’ı yaşayın.

30 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Başarılı çocuk yetiştirmek isteyenler parmak kaldırsın!

Ebeveyn olma yolculuğu ilk olarak cinsiyet konusunda beklentilerle başlar. Kız olsa... erkek olsa... Çocuğun sağlıksız doğabileceği kaygısıyla insanlar cinsiyet tercihlerini ifade etmeyi bıraksalar da

16 Ağustos ve Sonrası...

1997 yılında Marmara Ünivesite'sinden psikolojik danışman olarak mezun oldum. Yalova'da yaşamayı tercih ettim, ve kendi alanımda iş bulamadım. Kendime hiç uygun olmadığını, ancak deneyimledikten sonra

bottom of page